Lilypie Kids Birthday tickers

14 Şubat 2008 Perşembe

BİR CEVAHİR GEZMESİ













Cevahir Alışveriş Merkezini yavru kuşumla bol bol ziyaret ediyoruz. Sabah evden çıkarken Nişantaşı Citys i gezme niyeti ile evden çıkmıştık. Öyle de yaptık gittik City's Nişantaşı'na. Ama pek açmadı doğrusu. Neden mi?
Sanki insanların hepsi duygularını evde bırakıp gelmişler. Yüzlerinde bir donukluk, bir tuhaflık var. Hiç tepki vermiyorlar, öylece bakıyorlar boş boş.. Üst başları çok güzel, kaliteli, pırıl pırıl ama insanların kokusu sinmemiş elbiselerine, ne bir iplik, ne bir tüylenme... ne bileyim öyle bir soğukluk var işte.

Yürürken kazara birine çarparım da buz parçaları etrafa dağılır diye korktum.

Ayyy.....

Biz yine normal yurdum insanının gezdiği dolaştığı yeri, herzamanki mekanımızı tercih ettik: Cevahir'i.

Burak'a üst baş bakarken bebek mağazalarının yanında arkalarda bir yerlerde güzel birşeyler bulduk. Plastik bir ev. Hansel ve Gratel gibi hemen yemeye başladık:) :)

Bebeğim henüz çok bişey anlamasa da renkler ve evin etrafındaki ağbiler ve ablalar ilgisini çekti.
Hele o ata bayıldık. Öyle sanıyorum alışveriş merkezinde buna benzer şeylerin geliştirilmesi gerek. Biraz daha büyük çocuklar için eğlenilecek çok şey var da bebecikler, daha ilk adımını atanlar için şöyle zemini yumuşacık, küçükte olsa bir oyun sahası lsa çok daha iyi olur. O kocaman Cevahir'e lazım yani.. Neyse belki vardır diğer kenar köşelerde başka bir haftasonu da orayı keşfederiz.

Güzeller Güzeli Kar Yağışını İzlerken




Kar yağışını izlemeyi sevmeyen var mıdır bilmiyorum. İnsan saflığın güzelliğini yaşar. Sanki kar taneleri yavaş yavaş düşerken dünyanın dönüşü yavaşlar. Her kar tanesinde ayrı bir güzellik vardır. Her biri kendine özgü. Sanki herbirininin ayrı bir hikayesi, ayrı bir amacı varmışçasına dans ederek inerler yeryüzüne.

Kimbilir nereye düşecek kar taneleri?
Yeni doğmuş bir bebeğin gül yüzüne mi, uçan bir kuşun kanadına mı, yaşlı bir ninenin kırışık alnına mı, bir zambakın yaprağına mı, yanan bir ateşe mi, bir tabuta mı, bir öğrencinin çantasına mı.... kimbilir nereye?

Biz de yavru kuşumla kar yağışını izledik beraber.

Oğlum kar tanelerini izledi ben de KAR TANEMİ....

Burak'ın Dişbudağı

YAVRU KUŞA BABA KUŞTAN DİŞBUDAK HEDİYESİ








Ayrıca bebeğin ilk dişini gören bebeğe hediye alıyor. Anne olarak her ne kadar farkında olsamda bu şerefi babasına verdik.

Burak'ın babası bir iş dönüşü gecesi, yine yorgun argın iken yavru kuşunun damaklarına dokununca bir diş görüverir.

Yavru kuşun annesi mutluluğunu sevinçle yavrusuna sarılarak kutlar. Yavrum, kuzum, kuzucuğum diş çıkarman kadar kolay olsun herşeyin, en zorlar kolaya dönsün, olmazlar olur olsun, dünya sana hizmet etsin sen de Rabbine....




Bu geleneği ilk kez komşumuz Sevgi ablayla Ragıp Ağbiden duymuştum. Oğulları Onur için yaptıklarını anlatmışlardı.

Bekar bir genç kızın ilgisini ne kadar çekerki dişbudak? Yine de oldukça iyi dinlemişim aklımda birşeyler kalmış.

Günler yıllar ne kadar çabuk geçiyor. Evlendim, anne oldum da bebeğime dişbudak yaptım.

Hey gidi günler heyy...

Neyse dişbudakta yapılanlar şöyle imiş: evde bebeğin ve evin bereketi için baklagillerden bir karışım kaynatılırmış. ve aynı zamanda bebeğin seçeceği mesleği tahmin etme açısından yere serilen beyaz bir örtü üzerine makas, kalem, kitap ... vb. mesleki aletler konularak bebek serbestçe seçim yapmak üzere bezin üzerine bırakılırmış.

Aklımda kalanlarla internet bilgilerini birleştirerek bir dişbudak gerçekleştirdik.

Yavru kuşum önce makası ve diğerlerini itinayla inceledikten sonra kalemde karar kıldı.

Rabbim yavruma helal lokma yiyeceği bir iş nasib etsin, bol kazancı olsun, kazancını hayırlı yerlerde, sağlıkla mutlulukla ve sevdikleriyle beraber harcasın inşallah. Canım yavrum, dünya güzelim, mis kokulum benim........