Lilypie Kids Birthday tickers

8 Eylül 2009 Salı

CİLVELİ HANIMLARDAN SONRA....

Cilveli kahve....
.
.
.
Kahveyi çok severim bendeniz.
.
.
Korda pişirirdi ninem kahveyi. Harika olurdu.
Telvesini yemeyin karakız olursunuz uyarılarını hiç kaale almazdım zira ben sarışın bir Trakya kızıydım nasıl karakız olabilirdim ki.
.
.
Ben neskafeden, kapiçinodan..... daha çok severim Türk kahvesini.
.
.
Ama cilvelisini hiç denemedim. Çok ta merak ediyorum.
.
.

(netgazete.com'dan)
Manisa'da öğütülmüş bademle servis edilen ve ''cilveli'' adıyla bilinen Türk kahvesi, patentle koruma altına alındı.

Manisa'nın tarihi ve turistik mekanlarından olan Yenihan'da kafe işletmeciliği yapan Tamer Çipiloğlu, kent kültürünün ilginç tatlarından olan, ancak unutulmaya yüz tutan cilveli kahveyi tekrar canlandırmaya çalıştıklarını söyledi.

Manisa'da eski dönemlerde gelinlik kızların, eve gelen görücülere cilveli kahve yaptığını belirten Çipiloğlu, şöyle dedi: "Cilveli kahve, sunumu ve tüketiliş şekliyle diğer kahvelerden ayrılıyor.

Fincana dökülen bol köpüklü Türk kahvesinin üzerine çifte kavrulmuş, öğütülmüş badem ve iki çeşit baharattan oluşan karışım dökülüyor. Kahvenin yanında bir kaşık veriliyor. Kahve içilmeden önce bademler yeniyor. Ardından kahve içiliyor. Köpükle badem ezmesinin karışımı özel bir tat oluşturuyor. Dövülmüş bademin kahvenin dibine çökmemesi için mutlaka çifte kavrulmuş olması gerekiyor.''
.
.
.
.
KAHVELİ SÖZLER:)
Uyku yorgansız kahve dumansız olmaz.
.
Dumansız kahve imansız Türk’e benzer.
.
Kahveyi gece kadar siyah, cehennem kadar sıcak ve kadın kadar tatlı içeceksin.- Kolombiya atasözü
.
Kahvenin kahve olabilmesi için, aşk gibi değil, ölüm gibi acı olması gerekir.- Bir arap söylemi
.
Şeytan kadar kara, cehennem kadar sıcak, cennet kadar güzel, aşk kadar tatlı.
.
Gönül ne kahve ister, ne kahvehane, gönül sohbet ister, kahve bahane.
.
Kahve, tütün, keyifler oldu bütün.
.
Kahvenin yüzü kara, ama yüz ağartır.

(kahvekeyf.com'dan)
.
.
.
Vee bir de kahveli güzel hikayemiz var bilinen.(netten)
.
.
.
Kiza bir partide rastlamisti..
Harika birseydi. O gün pesinde o kadar delikanli vardi ki..
Partinin sonunda kizi kahve içmeye davet etti.Kiz parti boyu dikkatini çekmeyen oglanin davetine sasirdi, ama tam bir kibarlik gösterisi yaparak kabul etti.
Hemen kösedeki sirin kafeye oturdular.
Delikanli öyle heyecanliydi ki, kalbinin çarpmasindan konusamiyordu.

Onun bu hali kizin da huzurunu kaçirdi.. "Ben artik gideyim" demeye hazirlanirken, delikanli birden garsonu çagirdi.."Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi.. "
Kahveme koymak için.."Yan masalardan bile saskin yüzler delikanliya bakti..Kahveye tuz!..Delikanli kipkirmizi oldu utançtan, ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye basladi.

Kiz, merakla "Garip bir agiz tadiniz var" dedi..

Delikanli anlatti:"Çocukken deniz kenarinda yasardik. Hep deniz kenarinda ve denizde oynardim. Denizin tuzlu suyunun tadi agzimdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben.. Bu tadi çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadi dilimde hissetsem, çocuklugumu, deniz kenarindaki evimizi ve mutlu ailemi hatirliyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarinda oturuyorlar.. Onlari ve evimi öyle özlüyorum ki.."Bunlari söylerken gözleri nemlenmisti delikanlinin..

Kiz dinlediklerinden çok duygulanmisti.Içini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmaliydi. Evini düsünen, evini arayan, evini sakinan biri.. Ev duyusu olan biri..
Kiz da konusmaya basladi.. Onun da evi uzaklardaydi.. Çocuklugu gibi.. O da ailesini anlatti. Çok sirin bir sohbet olmustu.. Tatli ve sicak.. Ve de bu sohbet öykümüzün harikulade güzel baslangici olmustu tabii..
Bulusmaya devam ettiler ve her güzel öyküde oldugu gibi, prenses, prensle evlendi.
Ve de sonuna kadar çok mutlu yasadilar.
Prenses ne zaman kahve yapsa prensine içine bir kasik tuz koydu, hayat boyu.. Onun böyle sevdigini biliyordu çünkü..
40 yil sonra, adam dünyaya veda etti."Ölümümden sonra aç" diye bir mektup birakmisti sevgili karisina..

Söyle diyordu, satirlarinda.. "Sevgilim, bir tanem.. Lütfen beni affet. Bütün hayatimizi bir yalan üzerine kurdugum için beni affet. Sana hayatimda bir tek kere yalan söyledim.. Tuzlu kahvede.. Ilk bulustugumuz günü hatirliyor musun?.Öyle heyecanli ve gergindim ki, seker diyecekken 'Tuz' çikti agzimdan.. Sen ve herkes bana bakarken, degistirmeye o kadar utandim ki, yalanla devam ettim. Bu yalanin bizim iliskimizin temeli olacagi hiç aklima gelmemisti. Sana gerçegi anlatmayi defalarca düsündüm. Ama her defasinda korkudan vazgeçtim.
Simdi ölüyorum ve artik korkmam için hiçbir sebep yok..
Iste gerçek.. Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni tanidigim andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre pismanlik duymadan. Seninle olmak hayatimin en büyük mutlulugu idi ve ben bu mutlulugu tuzlu kahveye borçluydum.

Dünyaya bir daha gelsem, herseyi yeniden yasamak, seni yeniden tanimak ve bütün hayatimi yeniden seninle geçirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da.."

Yasli kadinin gözyaslari mektubu sirilsiklam islatti.
Lafi açildiginda birgün biri, kadina "Tuzlu kahve nasil bir sey" diye soracak oldu..

Gözleri nemlendi kadinin.."Çok tatli!.." dedi..
.
.
.
Herkese TUZLU KAHVE benden. (kırk yıl hatırım olsun diye:)