Lilypie Kids Birthday tickers

5 Kasım 2008 Çarşamba

İKİ YAŞ SENDROMU



Burak'ın iki yaşına sayılı günler kala Çocuk Gelişimi ve İki Yaş Sendromu ile ilgili okuduklarımdan kısa alıntılar:
(Henüz Burakta bu sendroma ait bir iki semptom tespit edilmesine rağmen ne kadar zor bir döneme girmek üzere olduğumuzun sinyallerini almış bulunmaktayım. Özetle VAY ANAM VAY...)

Çocuğunuz artık bebeklik döneminden çıktı, büyüdüğünü ve bağımsız hareket edebildiğini görüyorsunuz, artık size uyumlu olabilme ve sözünüzü dinleyebilme zamanı geldiğini düşünüyorsunuz belki ama henüz buna hazır değil çünkü 2 YAŞINDA!!

Bu yaş dönemi anne - babaların çocuk gelişiminde en çok zorlandıkları ve yoruldukları dönemdir. Yemek yemede direnme, uyku uyumak istememe, söz dinlememe, anne-baba-arkadaşa vurma - ne denirse tam tersini yapma, kendisini yerlere fırlatma, kafasını vurma . Bebeklik dönemi sonrasında size uyum sağlamasını beklerken bu inatlaşmalar ya da öfke nöbetleri nereden çıktı demeyin. Çünkü çocuğunuz özerklik döneminde .( 12-36. aylar )


Özerklik dönemi çocuğunuzun kendisini ortaya koyduğu, her şeyin kendisinin olmasını istediği, istediği kıyafeti giymek istediği dönemdir. Bu ısrarlı çabaları sizi ne kadar yorsa , sinirlendirse de tüm bunları bir geçiş dönemi olarak kabul etmek ve bu döneme her şekilde hazırlıklı olmak zorundasınız. Eğer bu dönemdeki abartılı tepkilerinin yaşının bir özelliği olduğunu ve neler yapılması gerektiğini bilirseniz bu dönemi daha rahat bir şekilde atlatabilirsiniz.


Bu dönemde çocuklarınızın özerkliğini engellememeniz gerekiyor, oysaki bir çok anne doğru davranışı göstermek için bu dönemde HAYIR! kelimesini sıklıkla kullanıyor. Bu tip engelleyici davranışlar çocuğun uyumsuzluğunu daha fazla arttırarak gelişimini olumsuz etkilemektedir. Dünyayı, çevresindeki nesneleri , kişileri tanımaya ve keşfetmeye yarayacak tüm yetilere sahip ( yürüyebiliyor, kavrayabiliyor,basit olaylar arasında bağlantı kurabiliyor, koşabiliyor,yemek yiyebiliyor, hatta sorular sorabiliyor) olan çocuğunuz bu enerjiye sahip.

Ne kadar çok nesneye dokunursa, ne kadar çok soru sorarsa , kendisini ne kadar çok ortaya koymaya çalışırsa gelişimi o kadar sağlıklı olacaktır. Soru sorması engellenen bir çocuğun ileride kendine güvensiz, içe dönük kişilik özelliklerini göstermesi beklenebilir. Öfkesi engellen bir çocuk ise bu duyguyu zamanla kendisine yönelterek ısırma vb davranışlar gösterebilir.


Çocuğunuzun özgür olabileceği alanlar yaratmalı ve kendisini , duygularını tümüyle ortaya koymasına izin vermelisiniz.


Onunla inatlaşmayın, çünkü bu inatlaşma ve öfkelenme onun kontrol edebileceği bir düzeyde henüz değil. Kendisinde var olan enerjisini boşaltabilmesi için gün içerisinde bol bol dışarı çıkarın, koşsun,hoplasın, zıplasın, güvenliğini tehdit etmediği sürece istediği her şeye dokunsun, bu onun mutlu olmasına ve gün içinde size daha uyumlu davranmasına neden olacaktır.



Eğer yapmasını istemediğiniz bir davranış var ise o zaman kızma, engelleme, cezalandırma gibi davranışlar göstermeyin. Yapacağınız uzun süreli açıklamalar da bu yaş dönemi için pek işe yaramayacak.

Yapmanız gereken ilgisini dağıtmak olsun. Dikkatini başka yöne çevirmede yaratıcı bir anne - baba olursanız işiniz daha da kolaylaşacaktır. Bunu sağlamak için onun gözüyle dünyaya bakabilir ve oyunları kullanabilirsiniz.


( örneğin: yemeğini yememek için size direniyorsa bir portakal ya da elmayı komik bir kukla haline getirerek – sevimli bir ismi de olsun – bu kuklaya yemeği yedirmek gibi) Bunda da direnirse ikinci oyunu bulun, ilgi alanlarını keşfedin eğer resim yapmaktan hoşlanan bir çocuğunuz varsa bir tabak, bir çocuk , bir sevdiği yemeği birlikte çizin ve sonrasında bir hikaye oluşturarak olumlu davranışı pekiştirin. Bu onun eğlenmesini sağlayarak dikkatini çekecek ve size olan uyumunu arttıracaktır. Bu tip aktiviteleri onunla yapabilmeniz için yeterli zamanınızın ve sabrınızın da olması gerekiyor, çocukları ile yeterli iletişimi kuramayan, kendisine zaman ayırmayan / ayıramayan , çalışan annelerimizle ( babalarımızla ) çocukları arasında bu dönemde daha fazla çatışmalarla karşılaşabiliyoruz. Bu nedenle annelerimizin – babalarımızın öncelikle kendilerine gün içinde zaman ayırmalarını (çay zamanları, yürüyüş zamanları, sohbet zamanları, gazete-dergi zamanları) istiyoruz.


Çocuğunuzu bu dönemde uyumsuz, iyi yetiştirilmemiş ya da kötü bir çocuk olarak asla tanımlamayın. 3 yaş sonrasında size ve koymuş olduğunuz kurallara uyum sağlayabilecek gelişim düzeyine sahip olacaktır. Çocuğunuz büyürken içinde bulunduğu gelişim dönemini çok iyi tanımalısınız, çünkü bazen normal olan davranışlar anne-babalar tarafından problem olarak değerlendirilebiliyor. Bunu ortadan kaldırmak için uzman kişilerden gelişim danışmanlığı alabilirsiniz.

Yazan: Psikolog Eda GÖKDUMAN



Anne ve babaya düşen görevler
Bu dönem anne-baba ve çocuk arasında ilk çekişmelerinde yaşandığı bir dönem olduğu için, onların dengeli ve tutarlı davranışları oldukça önemli. Her şeyden önce anne-baba bu olumsuz tutum ve hırçınlıkların geçici bir durum olduğunu bilerek sabırlı davranmalı, çocuğu katı bir düzene zorlamadan, soğukkanlı bir biçimde çocukla gereksiz çekişmelere girmeden ilgisini oyunlara yönlendirmeli. Psikolog Yazıcı anne ve babalara şu uyarılarda bulunuyor


“ Anne - baba çocuğu korkutmamalı, öfkeyi dindirmek için çocuğun her istediğini yapmaktan kaçınmalı,davranışla uyumlu olmayan gereksiz cezalar uygulamamalı, çocuğun öfkeli davranışları anne-babanın öfkesine yol açmamalıdır. Zaten çocuğun problemi, sakinleşememektir. Anne baba da sinirlenirse çocuğun öfkesi beslenir. Doğru olan çocuğun yanından çıkmak, sakinleşene kadar yalnız bırakmak, daha sonra yanına gelmektir. Unutulmamalı ki bu yaşta çocuğun öfkesi sosyal çevreye uyum çabalarının da bir parçasıdır. Çocuğun her türlü öfkesini kısıtlarsak bu kez öfkeyi kendine yönelten çocuk kendini ısırmaya, saçlarını koparmaya yani kendine zarar vermeye başlar."
Bazen çocuğun öfke krizleri karşısında anne - baba çözüm üretemiyor, hatta çocukla ilişkileri bozulma noktasına geliyor. İşte bu noktada sadece öfke gösteren çocuğun değil ebeveynlerin de profesyonel yardım almalarında fayda var.

Yazan: Pisikolog Penbe Yazıcı

4 Kasım 2008 Salı

En Zengin Hikayeye Sahip Mücevherler Bu Topraklarda Üretilir

Yeryüzünün en önemli kültürler kavşağı Anadolu sahip olduğu zenginliği mücevher tasarımlarında yaşatıyor. Beş bin yılın kültür mirasından süzülüp gelen formlar çağdaş yorumlarla mükemmel takılara dönüşüp bizlere sunuluyor.





Bunlardan biri olan Trabzon Hasırı:

Trabzon hasırı aslında geleneksel bir el sanatının örneği. Dünyada zırh örücülüğü tanınan teknik, biz de Trabzon hasırı ya da Trabzon işi olarak tanınıyor. İncecik altın ya da gümüş tellerin adeta bir kumaş gibi elde örülmesiyle ortaya çıkan Trabzon hasırı artık geleneksel bir düğün hediyesi olarak set halinde armağan ediliyor.






1 Kasım 2008 Cumartesi

NAZAR

Nazar, yani göz değmesi deveyi tencereye, insanı kabre koyar. Taşı parça parça eder.
Bir kimse hırs ve beğenme ile bakıp "Maşallah veya Barekellah" diyerek Allahü Teala' nın ismini anmasa , Allahü Teala bir zehir yaratır ve Allahü Teala'nın izni ile o kimse baktığı şeyi, o zehir sebebiyle helak eder.

Bağa bahçeye, küçük çocuğa göz değer. Göz değmesi şerrinden sakınmak için bahçelere ve tarlalara at kafası gibi -acayip ve kötü görünüşlü- şeyler konulabilir.

Acayip ve kötü görünüşlü şeyler göz değmesi zararından kurtulmaya sebeptir. Göz ilk anda bunlara isabet eder ve nazarı üzerine çeker. Bazı dualar okunarak ta Allahü Tealanın izni ile göz değmesinden korunulur.

Hatta çocukları "çirkin seni" diye sevmek , yüzüne siyahlık sürmek hep nazarın tesirinden korunmak içindir.

Yavru kuşlarımıza nazar boncuğu takmanın pek te bir manası yokmuş yani.
Hasılı yaradana sığınmak.
Rabbim hepimizi iyi/kötü tüm nazarlardan korusun.

30 Ekim 2008 Perşembe

YAVRU KUŞ 21 AYLIK

Yavrum 21 aylık kocaman bir delikanlı oldu. İnanamıyorum. Bıcırığım benim.

Annene hayatın anlamını insanın değerini öğrettin, benim küçük öğretmenim.

18-24 AYLIK BEBEK NELER YAPAR?

  • Yardımsız merdiven çıkabilir.
  • İki farklı nesne arasından isteneni seçebilir.
  • Bildik yüzleri fotoğraftan tanıyabilir.( Burak benim fotoğrafımı almış cüzdanımdan öpüp duruyor, fotoğraf dudaklarına yapışmış öylece geziniyor)
  • Oyuncağı çekerek yürür.
  • Tek ayak üzerinde bir saniye durabilir.
  • Hamurdan top yapabilir.
  • Yaşına uygun olan legoları takıp çıkarabilir.
  • Ellerini yıkar, kurular.
  • Adını söyler.
  • Üç ve daha fazla sözcüklü cümleler kurar.
  • Üç tekerlekli bisiklete binebilir, fakat pedal çeviremez.
  • Tuvalet ihtiyacını söylemeye başlayabilir.

Yukarıdaki tespitler yazar Sevda Salihoğlu Dursun'a ait Bebek Bakımı ve Sağlığı adlı kitabından...

Tespitler tabiki bireysel farklılıkları gözardı etmiyor. Bazı bebekler bazı davranışları daha eken bazıları daha geç öğrenebiliyor. Kıyasa gerek yok, aceleye hiç gerek yok. Sadece genel bilgi.

Hayatın her dönemini tadıyla yaşayıp tadıyla algılayabilmek dileğiyle....



29 Ekim 2008 Çarşamba

BİR DİLİM SEVGİ ( BLOGGER AŞKI )


Hayatta hiçbirşeye/hiçkimseye çok fazla bağlanmamak gerekiyormuş meğer.

Blogger kapandı sanki ellerim bomboş kaldı.


Wordpress e geçtik ama hiç olmuyor, aynı tadı bulamıyorum.


Sistemi beğenmedim ayrı, tanıdık kimse yok o da ayrı. Kendin çal kendin oyna gibi tadsız bişeydi.


Çok şükür kavuştuk.


Ne çok bağlanmışım ben sizlere, ne çok sevmişim şimdi daha iyi anladım.


İnşallah yine aynı keyifle birlikte oluruz.


HERKESE SEVGİLER.

25 Ekim 2008 Cumartesi

Mecburi yeni adresimiz: http://yuvam.wordpress.com/

Şimdilik çok karmaşık buldum.

ŞİRİN'İN anlatımından yola çıkarak oluşturdum. ( çok teşekkürler Şirin.)

Bloguma geri dönmek istiyorum. Düzeleceğini umuyorum.

23 Ekim 2008 Perşembe

YAZDAN KALMA SON BASKI


















Mekan: Yıldız Korusu
Güzel ve görülesi gezilesi biryer. Beğendik, eğlendik, huzur bulduk, dinlendik.
Daha önceleri yine baba kuş ve anne kuşun bekarken gezdiği yerlerden olan bu güzelim yer yavru kuşun teşrifi ile şereflendi.
Emirgan korusunu andıran bir yokuşu ve yokuş bitiminde zirvede köşkler var. Ama burası bana göre Emirgandan daha güzel.
Hele o kuğulu göl çok çok güzel.
Neyse güzelliği anlatılası değil daha çok yaşanılası.
Rabbim nasibederse baharda gidilesi yerlerden biri olarak görüyorum artık malum önümüz kış.
Sevgilerle................