Lilypie Kids Birthday tickers

16 Mart 2009 Pazartesi

BAHÇESİNDE GÖKKUŞAĞI OLAN OKUL

.....
İlk tayin yerimin bu kadar da güzel olabileceğini hiç beklemiyordum doğrusu.
Hani o bahsedilen mahrumiyet bölgesindeki okullar, köyler, Tükçe bilmeyen çocuklar, çatısı akan, lojmanı olmayan, yolu suyu olmayan yerler...
Hiçbiri gibi değildi.

Ben mi çok şanslıydım yoksa anlatılanlar gerçek değil miydi?

Gözlerime inanamıyordum.
Yemyeşil bir yerdeydi okulum.
Üstelikte deniz kıyısında. Deniz kıyısı demek az kalır dalgalar okulun bahçesine vuruyordu. Burda ders yapmak ne ilginç tatil yapmak gibi. Okulun bahçesi plaj gibi; deniz, kum ve güneş.

Gözlerimi kaldırıp yukarı bakamıyordum bahçeye vuran dalgaları izlemekten. Güçlükle başımı kaldırdığımdaysa yeşilin her tonunu gördüm. Okulun çatısının üstünden bile ağaçların dalları sarkıyordu.

İçim huzur doldu. Herşeyi unuttum birden.

Öğencilerimi bile düşünemiyordum. Halbuki çevrenin en olumsuz haline bile kendimi hazırladığımı sanarak gelmiştim. Meğer o kadar da hazır değilmişim. Bu kadar etkilendiğime göre.

Gerçi bu cennet bahçesinden etkilenmemek çok zordu, hangi insan evladı bu muhteşem manzaradan etkilenmezdi ki.

Kısa bir süre sonra etrafımızda çocuklar toplanmaya başladı. Heyecanım git gide artıyordu. Beni beklediklerini anlatan sözler söylüyorlardı.
Bense herşeyi unutmuş şaşkınlıkla burda nasıl ders yaptıklarını soruyordum.
Onlar çok olağan bir şeymiş gibi alışkanlıkla cevap veriyorladı.

Ayaklarıma değen su beni daha da ferahlatmıştı.
Sanki bu muhteşem manzaraya bu güzelliğe birşey olacak kötü bir haber alacağım diye kimseye birşey sormadan sadece izlemek istiyordum.

ARKASI YARIN...