Lilypie Kids Birthday tickers

28 Haziran 2008 Cumartesi

BURAK BU ARALAR NELER YAPIYOR?


AYYY...

Amanın UÇAN TALHANIN ANNESİNDEN ilk sobemizi de aldık, pek mutluyuz.

Teşekkür ederiz.



*Birinci ve en önemli konu: Diş çıkarıyor, hem de 4 tane birden.
Bu memleket meselesi kadar önemli bir konu.
Hayatımızı tamamen etkileyen bir konu.
Çok çok mühim bir konu.
Bilmem anlatabildim mi?

*Kelime haznesine yeni kelimeler katıyor: Anniii, baba, mama, meme… gibi zaruri kelimelere daha keyfi kelimeler eklendi.
GAGİİİİ GAGİİİ diye bir şarkımız var mesela.
Hatta çok değişik te bir ritmi var.
Şarkı, karnı tok, sırtı pek olduğunda, annesinin yanında oturduğundan,kalkmayacağından,gitmeyeceğinden emin olduğunda söyleniyor.

*Sonra YAPBA gibi bir kelimemiz daha eklendi lugatımıza.
Bu da çoğunlukla hazzetmediği durumlarda kullandığı “yapma” manasındaki kelimemiz.
Bunu daha çok anne yada baba tarafından çok sıkıştırıldığında, çok fazla mıncıklandığında kullanıyor diyebilirim.

*Tabi sözlüğümüzün en başında yeralan ve Burak için hayatın temel taşlarından biri olan ATTİN var.
Hatta bu kelime dışarı gitme isteğini yeterince anlatamadığı zamanlarda, çekmeceden çıkarılan pantolon,gömlek … gibi eşyalar dış kapının önüne konularak vurgulanılıyor.ATTİN ATTİN ATTTİİİİN.
“Annede de anlayış kıt mı ne? Yavrucak daha ne yapsın?”

*Kapıyı kapatma sevdamız gelişti.
Eve gelen giden, giren çıkandan önemli bir mevzuu bu: O kapıyı Burak mı kapattı, yoksa başka bir cüretsiz mi var o evde.
Hayır mümkün değil öyle bir şey, kapı tamamen Burak’ın üstüne zimmetlidir, ancak O kapatır. Henüz açma işlemini anneden almadı, yakın bir zamanda onu da almayı düşünüyor ama güvenlik sebebi ile buna evin güvenlik görevlisi baba kuş müsaade etmiyor.

*Sabahları baba kuşu uğurlamak geleneksel bir uygulama.
Kapıya kadar gelip çoğunlukla ağlayarak bazen gülerek babasını uğurluyor, el sallıyor.
Bu günlerde yeni bir şey daha eklendi, öpücükle uğurluyor.
Tam olarak yapamasa da elini dudaklarına kadar götürüyor ve sallıyor.

*Baba kuşu kapıda karşılayıp sevinç çığlıkları atıyor, hatta buna bazen koşma, yuvarlanma gibi gösteriler ekleniyor, şenliklerle karşılanıyor babamız.

*Müzik sesi duyar duymaz çöke çöke oynamaya başlıyor, alkışlıyor.
Alkışlamasını çok istiyordum, benim çok hoşuma giden bir bebek hareketi idi.
Nihayetinde oldu.
Hatta bazen tvde alkışlayanlara eşlik ediyor yavru kuşum.

*Öpücük ver dediğimde dudaklarını öne doğru uzatıp yukarı aşağı hareket ettiriyor.
Bazen duymazdan geliyor, benim hatırlatma hareketimden sonra yapıyor.

*Bir bir Buraaak dediğimde işaret parmağıyla biri gösteriyor.


*TV izlemeyi çok seviyor: Özellikle reklamları.

*Saçlarını taramayı seviyor, bakımlı bebeğim benim, yakışıklı oğlum.

*Taklit etme metoduyla yer silmeyi öğrendi ve çok seviyor , bulduğu bez türü şeyleri hemen bu iş için kullanıyor.

*Yaşına ve aylık gelişimine uygun olarak keşif çalışmaları yapıyor, hem de en bilimselindenJ

* Ve yine gelişim dönemine uygun olarak AYRILMA KORKUSU hat safhada yanından kalkacağımı hissettiği anda hemen çığlıkları basıyor.
Bu beni bazen korkutuyor, acaba işe gittiğimden mi böyle ya da bakıcı ile ilgili bir sorun mu var diye oldukça şüpheci olmuştum ama şimdi evde olduğum halde aynı durum devam ediyor. Okuduğum kadarıyla dönemsel birdurummuş, inşallah geçecek. SİYAM İKİZİ gibiyiz. Bazen de çok hoşuma giden bir durum oluyor, bana sıkı sıkı sarılınca bütün hücrelerime kan, can geliyor sanki.

*İnanılmaz bir şekilde merdiven inip çıkabiliyor. Ve bu yavru kuşumu çok mutlu ediyor.

*Ondan istediğim bir şeyi verirken “AL” diyerek veriyor. Tam anlaşılır değil ama bendeniz tam anlıyorum.

*Bardaktan su içmeyi çok seviyor. İçerken çıkan “LIKIR LIKIR” beni bitiriyor, içim eriyor sanki.

* Veeee ……. ANNE ANNE ANNE diyerek dolaşıyor. Başka şeyler söylemek isterken onları henüz öğrenemediğinden her şeyin yerine, farklı tonlarda ANNE ANNE ANNE….
Bazen gülerek mutluğunu anlatmak için ANNE, bazen kızgınken kıgınlığını anlatmak için ANNE, bazen elindeki oyuncağın yerine ANNE, bazen hızlı hızlı koşarken, çoşarken ANNNEEE…

Bu da beni çok çok çok mutlu ediyor.
YAVRU KUŞUM, DÜNYA VARLIĞIM SENİ ÇOK SEVİYORUM.

(Yazım biraz uzun oldu, belki de ilk uzun yazım. İnşallah kimseyi sıkmamışımdır.)

23 Haziran 2008 Pazartesi

"5 KURUŞA BİLE ALAN YOKMUŞ"

Haber kaynakları böyle söylüyor ama görüyorsunuz; biz karpuz sever ailesi haberin yalan olduğunu ispatlamış bulunuyoruz.
Üstelik Şişli'de karpuz 0,90 Ykr canım. Hadi bazı yerler 0,60 Ykr olabilir ama 5 Ykr de değil.
Yalan yalan üstüne.
Ah şu memlekette doğrucu bir kul kalmadı mı şekerim, yok mu?
Çekip gidelim istiyorsunuz ama olmaaaaz.
Hiç niyetimiz yok.
Karpuzlarımızı size yedirmeyiz.
Ayrıca ben domates mevzuna da inanmadım ama neyse, öyle olsun.
Ona da el atarım bir ara:)

18 Haziran 2008 Çarşamba

GEZMELERDEN BİR DEMET

Yaz, İstanbul, Burak .....
Emirganın lalelerine yetişemesek te diğer güzelliklerinden mahrum kalamazdık.
Çok çok güzel ve gidip görülesi gezilesi bir yermiş gerçekten.
Haftasonu nereye gitsek, ne yapsak diyen herkese öneririm.


Boğaz ve Burak...
İstanbulda yaşayıpta köprü manzaralı bir foto çektirmemek çok ayıp olurdu yani.
Ayıp etmeyelim kurala uyalım dedik veee fotomuz...

Bu sıcak yaz günü yavru kuşa annesi neden mont giydirmiş diye düşünüyor iseniz eğer, annesinin pek fazla vakti olmadığından.

Ne alaka mı?

Vakti yok diye yazlıkları çıkartamıyor kışlıkları giyiyoruz:) :)

Şaka:)

Fotoları yayınlamaya vakit bulamamıştım.

Ama zamanı geçti diye de vazgeçmek istemedim, koydum fotoları.

............

Ayrıca tam yeni yazımı yazmaya yayınlamaya çalışırken bir yorum gelmiş.

Nedir pek anlayamadım.

Az buçuk İngilizcem vardı ama...

Bilen net bir çeviri yardımında bulunursa sevinicem.

Yerinde olsam ziyaret edilen bişeyi kaldırırdım filan mı diyor sayın yorumcu ne diyor?

Yoksa art niyetli bir yorumcu mu bu?

Eğer öyleyse bu yorumu nerden silmeliyim?

Blog ustası arkadaşlardan yardım rica edicem.

PLEASE...




11 Haziran 2008 Çarşamba

Şimdi Çocuk Olmak Vardı



şimdi çocuk olmak vardı

bir köy okulunun bahçesinde...

çiçek çiçek açmak...

ayakları titreyerek,yüreği coşku dolu

çocuk bayramına şiirler okumak vardı...



şimdi çocuk olmak vardı

mavi gökyüzüne bakmak

uçurtmalar uçurmak,

balonlar bırakmak vardı

gökyüzüne bahar bahar açmak vardı...





şimdi çocuk olmak vardı

yüreğini avucuna alıp,haykırmak vardı

savaşları bitirip,barışı çocuk

dilinden söylemek vardı....

türküler söylemek halaylar çekmek

horonlar tepmek ağır ağır

zeybekler oynamak vardı...



şimdi çocuk olmak vardı

çocuktan,doktor,öğretmen vali

çocuktan büyükler olmak vardı...

çocukça iyi dileklerde bulunmak,

çocuktan büyüklere,gerçekleri haykırmak vardı...



masalların içinde yitip

öykülerin içinde filizlenip

romanların içinde kahraman olup

şiir şiir açmak vardı...



şimdi çocuk olmak vardı

çocuk çocuk açmak

çocuk çocuk gülmek

çocuk çocuk ağlamak

çocuk çocuk paylaşmak

çocuk çocuk yaşamak vardı...





şimdi çocuk olmak vardı

çiçek çiçek açmak vardı

kanat kanat uçmak vardı

yıldız yıldız gökyüzünden

barışı,sevgiyi,dostluğu saçmak vardı...



şimdi çocuk olmak vardı

köylü kızın elinden bir tas ayran içmek

efil efil esen rüzgarda

yemyeşil ovalarda,

başak başak açmak vardı...



şimdi çocuk olmak vardı

çocuk saflığı kadar arı

çocuk yüreği kadar engin

çocuk aklı kadar hayalperest

çocuk hareketi kadar devingen

çocuk sevgisi kadar çıkarsız

almadan,karşısındakine vermek vardı...

ahh şimdi çocuk olmak vardı...



Sevginaz İnal

7 Haziran 2008 Cumartesi

GELİN OLMUŞ GİDİYORSUN....

Geçen hafta okuldan arkadaşım Evrimin nikahı vardı.
Dünya evine girdi arkadaşımız.
Çok güzel bir gelin olmuştu güzel arkadaşım.
Hele o merdivenlerden bir çıkışı vardı ki...
O ne endam, o ne duruş, o ne alımlı bir yürüyüş....
Zaten çok güzeldi de gelin olunca güzel ötesi bişey olmuş sıfat bulamıyorum anlatmaya.
Dilerim çoook çoook çok mutlu, huzurlu bir yuvası olur.
Sevgileri katlanarak artar günden güne.


Nikah sonrası Maçka Parkında aldık soluğu çok iyi oldu.

Yavrular beraber coştular.

Burakın boyu yetişmese de aradan görüntü aldık.

Sırasıyla foto mankenleri Gökçe, Aslı, Ecem, Burak, Sude, Alperen.

Burak bu geometrik şekillere bayıldı.

Çevirdi durdu.

Tünelin içinden geçmeye korktu ama tünelin sonunda anne olunca bir hızla geçti ilkin sonrası da geldi.

.............

Maçka parkından çıkmak üzereyken son olarak o üstteki parka da uğradık.

Tabi yine arabasından indirmemle beraber koşu başladı.

Burak önde anne arkada koşuyoruz.

Öyle de bir hızla gidiyordu ki anlatamam.

Ben arkasından koştuğum için mi diye bir ara uzak kalmayı denedim ama yine aynı hızla koştuğunu görünce yine takıldım peşine.

Çünkü salıncakların altına gidecek diye çok korkuyordum.

Bir ara onun boylarında bir çocuk daha takıldı arkasına.Tabi Burak daha da mest oldu.Burak, ben ve diğer bebe üçlü olarak bir süre tur attık.

Diğer bebe bir süre sonra yoruldu ve yarışı terketti.

Biz Burakla son sürat devam.Ama canım burnumda salıncaklardan ödüm patlıyor.Yakalıyayım da biraz kucağımda dursun derken elimden sıyrıldı.

Veee daha da hızlı bir şekilde salıncağın altına girdi.

Benim bağırmam, arkadaşların, hücumu, Burakın ağlaması hepsi birbirine karıştı.

Tıpkı filmlerde sahne donuyor ya, aynen öyle o an dondu.

Gerçekten dondu ama hayal,hallüssinasyon filan değil.

Herşey yavaşladı. Yavaşladı. Durdu. Dondu.

Birden yine normalleşti. Nurhan yerde,Ayşegül ve Nurhanın elinde Burak, ben ardında.

Müthiş bir ağlama.Tabi ne olduğunu anladığından değil seslerden korktuğundan.

Salıncağın çarpmasından son anda kurtuldu.Gerçekten verilmiş sadakamız varmış.Çok büyük bir kaza olcaktı. Rabbim korudu.

Uzun bir süre sarılı durduk, olabildiğince sakin olmaya çalıştım.

Aslında korkudan ağlamamak için zor duruyordum ama ben en ufak bir panik göstersem sakinleşmeyeceğini bildiğim için elimden geldiğince kendimi firenlemeye çalıştım.

Öyle bir terlemiştimki, sırtımdan süzülüyordu.

Kendimi görecek gözüm mü var, Burak sakinleşsin korkmasın diye hiçbişeye bakmıyorum.

O arada Nurhanın kızı Sude ağlamaya başladı,annesi Burakı yakalamaya çalışırken düşünce O da korktu tabi yavrucak.

Bir süre sonra herkes yatıştı tabi.

Hafızamda kazındı kaldı o sahne.... Geçer mi bilmem..

1 Haziran 2008 Pazar

KÖY BEBESİ (2)

_Seviyor, sevmiyor, seviyor....
Anne papatya falına ne kadar itimat etmeli acaba?
Sen hiç test ettin mi?

_Boşver falı malı. Hayatı yaşamaya bak.

Şu güzelim yeşilliğin tadını çıkartalım.

_Ha ha ha....

İnsanın uçası geliyor, kanatlarım olsa keşke.


_Gerçeklerini bulamadık,bulduklarımız da pek fotojenik değiller, kıpır kıpırlar,durdukları yerde durmuyorlar, bunlarla idare ediyoruz şimdilik.( Bunlar dayımın maket kazları)

_Bu köy havası bana iyi geldi.

_Burda herşey var. Ne istesem veriyorlar bana. Yoksa kendileri bilir.
Ses tellerim gayet iyi. Hih hih hih:)

__Bu arabayla hız yapınca biraz üşüyoruz.

Gülmeyin sahi söylüyorum:)

Hava almak isteyen varsa beklerim.

...................................

***Burakçığıma köyde bir de fidan diktik.

Bir yaşında bir fidanı oldu.

İnşallah devamı gelir.

Yavru kuşumla beraber büyür inşallah.

SEVGİYLE...